Dilleri
Sorunu sor hemen cevaplansın.
dilleri teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- languages
Örnek Cümle:
Which languages do you speak?
-Hangi dilleri konuşuyorsun?
Örnek Cümle:
What languages do you speak?
-Hangi dilleri konuşuyorsun?
- dil
- tongue
My mother tongue is Spanish.
-Benim ana dilim İspanyolca'dır.
I can speak Esperanto as if it's my mother tongue.
-Esperanto'yu ana dilim gibi konuşabiliyorum.
- dil
- {i} language
I can understand your language.
-Dilinizi anlayabiliyorum.
It's difficult to learn a foreign language.
-Yabancı dil öğrenmek zordur.
- dizgi işleme dilleri
- (Bilgisayar,Teknik) string processing languages
- dil
- speech
Tom was speechless for a moment.
-Tom'un bir an için dili tutuldu.
In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection.
-İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.
- dil
- lingo
- dil
- (özel) parlance
- dil
- prominent
- dil
- clapper
- dil
- dialect
Teochew is a dialect of Min Nan.
-Teochew dili, Min Nan'ın bir şivesidir.
The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
-Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- dil
- vernacular
The pitaya's common English name of dragon fruit reflects its vernacular name in many Asian languages.
-Pitaya'nın ortak İngilizce adı dragon fruit birçok Asya dillerinde onun argo adını yansıtmaktadır.
- dil
- (Arılık) lingua
Why do you want Esperanto to become a lingua franca while you continue to communicate in English?
-Neden İngilizce dilinde iletişim kurmaya devam ederken Esperanto'nun bir lingua franca olmasını istiyorsun?
- dil
- parlance
- dil
- (Denizbilim) common sola
- dil
- (Bilgisayar) script">(Bilgisayar) script
- dil
- neck
- dil
- (Arılık) proboscis
- dil
- key
The key to the so-called mastery of any language is bringing the words and grammar to life through context.
-Sözde herhangi bir dilin hakimiyetinin anahtarı, kelimeleri ve dilbilgisini bağlama yoluyla hayata geçirmektir.
A language is a key to the heart of millions.
-Bir dil milyonların anahtarıdır.
- dil
- langue
- dil
- latch
- dil
- feather
- dil
- pawl
- hint avrupa dilleri
- indic
- hint-avrupa dilleri
- indo-european languages
- dil
- spit
In spite of my diet, I couldn't help taking a slice of chocolate cake.
-Diyetime rağmen, bir dilim çikolatalı kek almaktan kendimi alamadım.
In spite of the language difficulty, we soon became friends.
-Dil zorluğuna rağmen biz kısa sürede arkadaş olduk.
- batı dilleri edebiyatı
- western languages and literature
- dil
- tounge
- Cermen dilleri
- the Germanic languages
- Romen dilleri
- Romance languages
- Sami dilleri
- Semitic languages
- bindirme zıvana dilleri
- lapped tenons
- dil
- tongue; language; spit
- dil
- (Diş Hekimliği) gloss
- dil
- linguiform
- dil
- (Anatomi) glossa">(Anatomi) glossa
- dil
- spline
- hint dilleri
- (Dilbilim) indic linguistics
- kent dilleri
- (Dilbilim) urban language
- romen dilleri bilimi
- (Dilbilim) romance linguistics
- yerli dilleri
- (Dilbilim) indigeneous languages
- İskandinav dilleri
- the Scandinavian languages, the North Germanic languages
İlgili Terimler
dilleri teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- dil
- Dataphor Interface Language An XML format for describing user interfaces independent of the platform on which they will be realized
- dil
- dilate Dx diagnosis
- dil
- Two parallel rows of connection holes on a PCB Also, the type of connector used with this array
- dil
- Dual-in-line Refers to component shape with two parallel rows of connection leads Syn: DIP
- dil
- dual in line package: simplest type of plastic package where the I/O's are found on either side of the package
- dil
- ate
- dil
- (see Data Interchange Language)
İlgili Terimler
dilleri teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Baltık dilleri
- Baltık ülkelerinde konuşulan Hint-Avrupa dil grubu
- Cermen dilleri
- Kuzey Avrupa'da konuşulan ve Hint-Avrupa dil ailesi içinde yer alan diller
- Dil
- (Osmanlı Dönemi) NEVAD
- DİL
- (Osmanlı Dönemi) İnsanların konuştukları lehçelerin her birisi. Lügat
- DİL
- (Osmanlı Dönemi) Coğ: Denizin içine uzanmış üstü düz mumluk, uzunca kara parçası
- DİL
- (Osmanlı Dönemi) Muhtelif âlât ve edevâtın uzunca ve yassı, ekseriya oynak kısımları
- DİL
- (Osmanlı Dönemi) Ağızdaki tat alma duygusu ve konuşma uzvu
- DİL
- (Osmanlı Dönemi) t. Lisan, zeban
- DİL
- (Osmanlı Dönemi) Mc: Gıybet, mezemmet, dedi-kodu, çekiştirme.İnsanın yüz cihazatından birtek cihazı olan lisanı; bir et parçası iken, iki büyük vazifesiyle yüzer hikmetlere, neticelere, meyvelere, fâidelere âlet oluyor.. Taamların zevkindeki vazifesi, ayrı ayrı bütün t
- Roman dilleri
- Latinceden türemiş yaşayan diller
- Ural dilleri
- Fince, Macarca ve Samoyetçeden oluşan dil grubu
- dil
- Belli durumlara, mesleklere, konulara özgü dil
- dil
- Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimi: "Halk dilinin günebakan ismini verdiği bu çiçek, güneşe âşıktır."- H. S. Tanrıöver
- dil
- Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimi
- dil
- Anahtar
- dil
- Kimi üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak
- dil
- Kıstak
- dil
- Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili: "Birkaç dilim ekmek, ince bir iki dilim peynir veya dil, bazen de haşlanmış bir sebze yemeği."- S. F. Abasıyanık
- dil
- Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı
- dil
- Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleri
- dil
- Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası
- dil
- Büyük baş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili
- dil
- Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak
- dil
- İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan
- dil
- Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı: "Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..."- Y. Z. Ortaç. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan: "Dilinden Anadolu'lu olduğu ancak belli oluyordu."- S. F. Abasıyanık
- dil
- Denize uzanan dar ve alçak kara parçası, berzah
- dil
- insanların iletişim kurmak için kullandıkları işaret sistemi
- dil
- Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlek
- dil
- Sorguya çekilmek için yakalanan tutsak
- dil
- Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı
- dil
- Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ; tat alma organı
- İskandinav dilleri
- Germen dillerinin kuzey kolundaki dillere verilen ad
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.